25 Haziran 2014 Çarşamba

2014 İÇİN MUTLULUK REÇETESi


Mutluluk, mutlu bir yaşam : ihtiyaçlardan bağımsız ,tamamı ile sınırsız bir ömür hiç değildir.Ayrıca da makro imkanlar sahibi bir ferde bir guruba ait bir olgu olmadığını hep görmüşüzdür.Mutsuz gençlik, mutsuz çiftler evlilikler,iş patronları kırık dökükmed cezir ilişkiler ,teferruatlar sayılmayacak kadar çoktur.Bu örnekler metanın mutluluk aspirini görevini ne yapmıştır ne de fayda sağlamıştır.Nafile geçen ömür olmuştur sadece maalesef.
Buradan sizlere mutlu bir hayat için makul gerekçelerimi aktarıyorum, örneğin ‘’pantolonun sıkıyorsa aç kalmıyorsun demektir, akşamları yorgun düşüyor ve de bacakların da ağrı hissediyorsan işte o gün de üretici olmuş ,bir şeyler üretmişsin , helalinden bir lokma kazanışsın demektir.Ayrıca bir işin var demektir. Trafikte yakıt bitince göstergeye takılan gözlerinle of ya diyorsan, aracın var demektir. Oğlun kırık not almış sa, çocuğun olmuş annesın babasın demektir.okurken gözlerin sulanıyorsa görüyor, kartların şişiyorsa maaşın var demektir. Vessalam.. Yine örnekleri çoğaltabiliriz, toplumsal gürültülerden trafikten ya da eksoz sesinden rahatsız olman kulaklarının iyi duyduğunun tesçili değil midir? hayat sorunsuz bir yaşam değil bilakis onlarla baş edebilme yeteneği değimlidir güzel insan...hayat sınav ise zorlukları sorulardır.
İşte bu farkındalıklar ,sizi meşgul eden o özgürlüğünüzün sembolü gölgenizin sizi takibi gibi , mutsuzluğun üstünde bir güç dengesidir.Bu denge onlarla baş edebilme yeteneğidir.vazgecmek ,kaçmak ,pes etmek asla değildir çetitn bir mücadeledir.Hırstır yaşama sevincidir.istemdir.SEVGİNIZ ANTİBİYOTİKDİR.
Her şeye rağmen hayatımızın asıl temeli mutluluk üzerine inşa edilmiş oluruz.. Her ortamda mutlu olmak, mutlu bakmak, mutlu kalmak dileklerimle…

YURDUMUN İNSANI

Yurdumun insanı kadın olsun erkek olsun kendine has bir takım ortak özellikler taşır. Bunları yapan bir insan dünyanın neresinde olursa olsun bilin ki yurdumun insanıdır rahatça kucaklayabilirsiniz isim sormadan.

Yurdumun insanı kağıt mendili kumaş mendil gibi günlerce buruşuk şekilde cebinde taşır. Rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koyar. Serçe parmağını kulağına sokup iyice sallayarak karıştırır. Ancak bir Türk, gazete bulmacasını hep başkalarına sora sora çözebilme becerisini gösterip, kendisi çözdü diye sevindirik olabilir.

Yurdumun insanı sakal traşı olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kağıtlar yapıstırır. Evdeki yaslilar da kullanabilsin diye tv kumandasi , telefon gibi aletlerin üzerindeki tuslarin Türkçesini tercüme edip yapistirir. (on-aç ; off-kapa ; redial-tekrar ara ; volume-ses vb...) .Çayi soğumasın diye çay tabaginin içine sıcak su koyarak soğumasını önler. Soba borusu aktiginda yoğurt kaplarini telle soba borusuna bağlar. Nezle olunca tuvalet kağıdını uzun bir serit yaparak kullanir. Diş firçasiyla dişini firçalamayip da saçini boyamak için kullanan birini görürseniz , o saçını seven bakımlı bir Türk’tür.

Yurdumun insanı konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini öğretir. Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine arkadalarına havlu tutturarak giymeye çalışıp bir de arkadaşlarina "bakmayin lan" diye çıkısır. Öğlen saat 12 de denize girip güneslendikten sonra asiri derecede yanan sirtina yogurt sürerek iyilestirebilir. Dolmusta veya otobüste bozuk paralari avucunda toplayip sikir sikir çevirip ses çikartir. Herhangi bir yere hesap öderken arkasina dönüp gizli gizli para sayar.

Yurdumun insanı Denizde "suyun altinda nefessiz ne kadar kalabiliyorum."diye deneme yapip bogulma tehlikesi geçirir. Beton döktükten sonra bir sanat eserini bitirmiscesine beton kurumadan tarih ve imza eder. Çorabinin kirlenip kirlenmedigini burnuna götürerek kisa süreli koklayarak anlayan kisi temizligine düskün bir Türk’tür. Simit yedikten sonra , masaya dökülen susamlari parmaginin ucunu islatarak toplayip yutar. Daha birinci telefon zili çaldiginda telefonun basina dikilen ama açmak için ikinci kez çalmasini bekler.

Yurdumun insanı Yeni yapilmis bir binanin yeni takilmis camina beyaz boyayla S harfi yazar. Bir dükkana girip , onun bunun fiyatini sorduktan sonra "abi araba bes dakka dursun ,ben hemen gelicem " deyip ,2 saat sonra gelir. Okul yilliginda kendisi hakkinda ; okulu kiriyordu, kopya uzmaniydi gibi yazilari arkadaslarina gösterip bununla övünür. Gazete bayiinin önünde durup da asili olan gazteleri ayak üstü okur. Cebinden çikardigi paralarin içinde en eskisini özenle arayip bulduktan sonra para üstü verir.

Yurdumun insanı Günlük gazeteyi alip evinin bir kösesinde biriktirir ve kus kafesinin altina sermek için , kisin sobayi tutusturmak için , bardak çanak sarmak için kullanir. Trafikte ambulansin pesinen takilarak sikisikliktan kurtulup, uyaniklik yaptigini zanneder. Kagit paralarin üzerine not alir ve parayi harcadigi için notu kaybeder ve ya elden ele dolasacagini bildiginden komik yazilar yazar. Paranin ön yüzüne tehlike aninda arkayi çeviriniz yazip aninda çevirince de simdi degil salak tehlike aninda yazanlardan bahsediyoruz .) Gece asiri nem ve sicak olmasina ragmen , üzerine örtmese de yanina yorgan alip yatar. Çocugu yanlislikla elini kestigi veya düstügü için agladiginda elini kesti veya düstü diye çocugunu döver.

Yurdumun insanı Taksi tuttugunda taksicinin yanina oturur Eger üç dört kisi taksi tutuyorsa , taksi parasini veren kisi ön koltuga oturur. Kredi kartinin islevsel kismi zarar görmesin diye selobant yapistirir. Denize yüzmeye gidip de yüzdügü yere afedersiniz iseyen birini göremeseniz bile ve sonra da piskin piskin " suyu isitiyorum oglum fena mi? " veya "kocaman deniz ne olacak ki " der. Kaldirimda yürümeyip de cadde ortasinda yürür ve yanindan hizla geçen arabaya da " Çarpsaydin bari ! " diye tepki gösterir. Bir turiste adres tarif ederken bagira bagira Türkçe konusur.

Yurdumun insanı Bes genci yazin ögle sicaginda , beyaz renkli Sahin marka bir otomobilin içinde , atletli olarak sokaklari turladiklarini görürseniz bilin ki onlar Türk’tür. Alisveris merkezlerindeki güvenlik kameralarinda saç tarar. Birini çagirmak için kapi zilini çalmak yerine evin camina tas atarak amacina ulasmaya çalisir. Kürdanla disini karistirip önce çikarip bakar , sonra tekrar agzina koyar. Ütü fisi , teyp fisi veya televiyon fisi kablosunun bakir teli disari çikmis ise çocuklari elektrik çarpmasin diye bakir teli selobantla yapistirir.

Yurdumun insanı Yemegini yedikten sonra tatli yiyecekse , bulasik çikarmamak için çatalini veya kasigini iyice yaladiktan sonra tatlisini yer. Ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanin elindeyse ve o ne izlerse digerleri de onu izlemek zorunda kalir. Ceket giyecekse gözükmez diye gömlegini ütülemez , kazaginin altina giyecekse sadece gömlegin yakasini ütüler. Çantasinin içinde yeni tanistigi birisine bile çekinmeden göstermek üzere en güzel fotograflarini ve aile albümünü tasiyan birisini görürseniz hemen boynuna sarilmayin yoksa çantayi kafaniza yiyebilirsiniz , çünkü o kisi bir Türk kizidir. Bir türk esnafi , müsterisinden aldigi parayi önce iki ucundan tutup iki defa gerginlestirir daha sonra da günese dogru tutup bakarak sahte olup olmadigini anlar.

Yurdumun İnsanı Fayton , at arabasi ve el tezgahina bisiklet kornasi takma fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk’e aittir. Evin bir odasinin ampülü patladigi zaman yenisini almayip da fazla kullanmadigi bir odanin ampülünü onun yerine takar. Evinde bulunan saksilarin dibini kültablasi olarak kullanir. Dislerini gazoz açacagi , findik ve ceviz kiracagi olarak kullanir.

Yurdumun insanı Isinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir Türk’ten baskasi olamaz. (Serefsizin oglu ne is yapmis be kardesim, helal olsun) Aracin sinyal lâmbalari dururken kolunu çikararak "dönüyorum" hareketi yapar. Yemegin etini en sona birakir. Trafik isiklari kirmizidan yesile döndügünde önündeki herkesi salak sanarak kornaya basar. Dingildeyen bir masanin ayagina kagit sikistirma fikri bir Türk’ündür..

Yurdumun insanı Dislerinin arasindan "viij viij" diye ses çikarir. Tv’de film seyrederken filmin oyunculariyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema severlerdir. Kulagini kalem ya da örgü sisiyle karistirabilir. Arabasina öküz, köpek, horoz sesli korna taktirma fikrinin patenti bir Türk’e aittir. Gazete kagidini en iyi sekilde kullanir.(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi )

Yurdumun insanı Ancak bir Türk kadini, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir. Plastik yogurt kabini saksi yapar. Arabasinin arkasina yazi yazar . (Rahmetli de sollardi, tek rakibim THY, kroyum ama para bende) Uçakta bulunan tanidiklarina uçak havalandiktan sonra görmeyecegini bildigi halde el sallar. Çignedigi sakizi daha sonra çignemek üzere kafasindaki tülbende yapistiran bir Türk kadinindan baskasi degildir.

Yurdumun insanı Desenlerini çok begenerek aldigi yeni bir mobilyanin üstünü baksa bir örtü örterek kullanir.. Çayi, çay tabagina döküp içer. Geçirdigi bir trafik kazasindan sonra kanlar içinde çikip, çarpilmis arabasina üzülür. Tüp kaçiriyor mu, kaçirmiyor mu diye kibrit yakip kontrol eder. Yemekte eti biçakla degil, çatalin yaniyla kesmeye çalisir.

Yurdumun insanı Kirmizi isikta durdugunuz için size ancak bir Türk bagirabilir. .Otoyolda, otomobilin gaz pedalina tugla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk’ündür. Cola’yi çalkalayip fiskirtarak asitsiz içmeyi akil edebilir. Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasini naylona sarmis, üzerine de ambalaj lastigi geçirmis birini görürseniz Türk’tür o. On yillik bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarini çikarmadan kullanma becerisini gösterir.

Kaynak: Google araştırması

GÜLMEK VE AĞLAMAK

Dudaklarında tebessüm olanların gözlerinde mutluluk çember çevirir. Gözlerinde yaş olanların dudakları ayrılık kokar. Gözündeki yaş, dudağındaki tebessümün arkadaşı olamaz.

Asık surat yağmur yüklü bulutların, süzülmüş yanak yağmur figanlarının, gülen gözler gök kuşağının yedi renginin dansıdır. Gülümseyen yüz mutlu günlerin, asık suratlar umutsuz geleceğin habercisidir. Ağlayan yüzler içi gülen gözleri özler.

Çocuklarına ağlamayı miras bırakmak istemiyorsan, annenin sana gülümseyişini dudaklarına resmet. İçinden kahkaha gelen eve koşarak girersin. İçinden hıçkırık yükselen evden geriye bakmadan çıkarsın.

El vurduğun gülüş, kilit vurduğun ağlayışın anahtarıdır. Ağladığın her dağın arkasında bir kahkaha tufanına tutulmayacaksan sakın ağlama. Gülüşünün fısıltısı bile ağlayışının volkanını söndürmeye yetmiyorsa sakın ağlama. Güldüğün her gece ağlayacağın her gündüzün en sıcak anısıdır.

Ağlayışa sığınmak gülüşe siyah mendil sallamaktır. Gülmek ibadet, ağlamak isyandır. Gülüşün bitişi, ağlayışın zafer anıdır. Her gülüşün arkasında bir önceki ağlayışın öfkesi vardır.

Ölüme gülenler, gülerken ölmezler. Gülmek yaşamın çığlığı, ağlamak ölümün sessizliğidir. Gülmek yaşamın bereketi, ağlamak yok oluşun kesatlığıdır. Öleceğini bile bile gülen, güleceğini bile bile ölür.

Gülü görünce gülenler, dikeni batınca ağlamazlar. Önce ağlayıp sonra gülmek, önce gülüp sonra ağlamaktan daha az kanatır yürek yaralarını. Sevinç gözyaşları, hüzünlü tebessümlerin şifasıdır.

Ağlamakta usta olanlar, gülmekte acemidir. Bir gün gülmek için her gün ağlamak ne kadar pahalıysa bir gün ağlamak için her gün gülmek o kadar ucuzdur.

Gülmeyi kılıç yapanlar ağlamayı kalkan yapar. Ağlamaktan utananlar, gülmekten gurur duyamaz. Ağlamaya karar verenler gülmenin cezasını çekmeye mahkumdur. Güldükçe ısınanlar, ağladıkça üşüyenlerden daha şanslıdır.

Tanrı güldürür, şeytan ağlatır. Tanrı gülümseyerek dua edenleri, ağlayarak intizar edenlerden daha çok sever.

Gülüşüne mana bulanlar, ağlayışına çare olamaz. Sinir olduğunuz gülüşler ağlayışınızın sınırı olmalıdır. Son gülenin iyi gülmesi demek, son ağlayanın kötü ağlaması demektir. Beklediği sona gülümseyenler, beklemedikleri sonun ağlayışına yenik düşmezler.

Neden ağladıklarını bilmeyenler, niye güldüklerini söyleyemezler. Durup duruken gülenler deli diyenler, durup duruken ağlayan veliyi duymazlar.

Güneşin gülüşünde ki her ışık, ayın doğuşunda ki her aşık kadar heyecanlıdır. Gülen aşk ağlayan hasretin kumasıdır.

Ağladığıma ağlama güldüğüme gül. Budur gülerken ağlayan gözlerime en büyük ödül. Bana gülüşün şarkısını besteleyin ki, ağlayışın notalarını çöpe atayım.

Çünkü gülüşüme sorduğum her soru ağlayışımın cevabıydı...